Satürn'de sek sek

Satürn'de sek sek
ben diye biri

27 Aralık 2011 Salı

Çikolatalı Çamur



  Çivi
Ben İsa’yı iki kere uyardım
Bir ayaklarından; bir bileklerinden…

Cankarartan
Ben Musa’ya iki kere kırıldım
Bir Nil’inden
Bir kış uykusuzu asasından…

Bir gecede
Ne komiktir trenlerin üstüne boşaltılan kan
Akmayan kan; dizede diz dize aka aka ağaçlara tırmanan kan
Mandıralar; cehennem; beyaz
Sen; tanem; bir
Ne de olsa bıyıklılıkta biriktiriliyor yağlı öpücük
Musa’nın asasından; Firavun yalıyor Vira cankurtaran…

Kurtaran… Kurtulan… Fidye istiyor yaradan
Hey kartpostallara üşüştürülen genç ölüler
Hey lastik dinamizmi; otogarlar, Esenler, gidişler
Muavinleri vurun; çaylar yaradan dan dan

Kalem
Bu şiir üç kere kırdırdı ucunu
Klavyesiyle öpüşen bir harf vardı
Çarmıhta unutmuş hayatta kalma tuşunu…

Cankara
Dizkapakları emile emile kemik çıkartılıyor hayattan
Kundaksız bebek; kundaklanamamış yangın
Dün yorgun; bugün argın, yarın Salı
Atlıkarıncayı okyanus sanıyor; iki yıldır boğulan kaptan…

Dan dan dan
İki el, el sesi duyuluyor aşağıdaki yukarıdan
Çamurlar içinde iki ayak bileği
Bilekler içinde iki kara çikolata
Kalbini şapırdatıyor tek sevgili
Yarın diyoruz; yarın hangi hilal aylardan?


15 Aralık 2011 Perşembe

monoton kokteyli



  Ödüm kopuyor ödlerinden
Korkum korkularından
Kazlarım, ah güzel kazlarım bir gece vakti
Kaçıverdi ördeklerinden.

Balkondan atlamaya 1 kala bir baktık ki bodrum katı
Masallar, iğne geçiren tendir
Bremen Mızıkçılarına neden alınmadı?
Neden bizim bıçkının göbekli atı?

  Takma kirpiklerle patladı toz yaşı
Plastik eldivenler katili sesinden tanıttı
Ah ne olurdu ne olurdu
Olmasaydı uzay diye bir şey
Ne güzel bu darlık ikimize de sığardı

Ölü doğanlar itli kedili mahalle burcu
Bir okun hizasından cennetin kafasının üstündeki elmaya saplandık mı?
Ateşlere gece serpiyor yıldızların ödenmemiş borcu
Hey sen arkadaki! Okuduğumuzu anladık mı?        


Ne beyazdı çocukken kardan adam yakmayı denememek
     Halil diye birini tanımıyorken
  Halis diye birine kandık
Nehirler tek ayak üstünde bekletilirken
Zaman kötü fikir teslimatçısıyken
Hey çok tanrılım, hey tutkal kitabım
Biz burada, çok eraj negatif kandık.




            

10 Aralık 2011 Cumartesi

yüz felci

Bu, hoş gelişin olsun
Serilmiş yerlere düğümün çözümü
Adli tıpta yargılarlar teninde allaşmış ölümü. . .

Bu şimdi şöyle dursun
Çayın yanında kahve iyi gidermiş gibi
Nükleer denemeler ve çok acayip fiyaskolardan vakit arttıkça
Uykusu gelmiş bir uçak mı kaza yapar hep
Hep mi hoşun oluşumu gelişinde
Bu ilk ikindi olsun
Vurulmuş dudaklara ıslaklığın hacmi
Saçlarından biraz alınarak kısaltılmış yolların mili

Bu da sana aşk olsun
Büyük tempo, küçük basınç,
Şırıngalar, oklar, ne biçimdir o öyle garip bilmeceler
Kaç ayak varsa aramızda ojeleri benden olsun
Ojeler erisin de akan suda gövdem miğferine gemi
Bu da derinliğine sığmamış yeryüzüne buluttan bir kaşık
Bu da balığından terleyen bir deniz
Bu da bulamadığım bir son dizeye
Bulduğun mu bulur bulmaz
Bulduğun bir aşık olsun…