Çivi
Ben İsa’yı iki kere uyardım
Bir ayaklarından; bir bileklerinden…
Cankarartan
Ben Musa’ya iki kere kırıldım
Bir Nil’inden
Bir kış uykusuzu asasından…
Bir gecede
Ne komiktir trenlerin üstüne boşaltılan kan
Akmayan kan; dizede diz dize aka aka ağaçlara tırmanan kan
Mandıralar; cehennem; beyaz
Sen; tanem; bir
Ne de olsa bıyıklılıkta biriktiriliyor yağlı öpücük
Musa’nın asasından; Firavun yalıyor Vira cankurtaran…
Kurtaran… Kurtulan… Fidye istiyor yaradan
Hey kartpostallara üşüştürülen genç ölüler
Hey lastik dinamizmi; otogarlar, Esenler, gidişler
Muavinleri vurun; çaylar yaradan dan dan
Kalem
Bu şiir üç kere kırdırdı ucunu
Klavyesiyle öpüşen bir harf vardı
Çarmıhta unutmuş hayatta kalma tuşunu…
Cankara
Dizkapakları emile emile kemik çıkartılıyor hayattan
Kundaksız bebek; kundaklanamamış yangın
Dün yorgun; bugün argın, yarın Salı
Atlıkarıncayı okyanus sanıyor; iki yıldır boğulan kaptan…
Dan dan dan
İki el, el sesi duyuluyor aşağıdaki yukarıdan
Çamurlar içinde iki ayak bileği
Bilekler içinde iki kara çikolata
Kalbini şapırdatıyor tek sevgili
Yarın diyoruz; yarın hangi hilal aylardan?